İzleyiciler

Sana büyük bir sır söyleyeceğim;
zaman kadındır

9 Eylül 2011 Cuma

Hep çok farkındaymışız sanarak ama aslında olabildiğinçe bilinçsizce değişiyoruz.Ortaokulda ben de çoğu kız gibi "ben evlenmiycem ki"cilerdendim."sana her yaptığımı mesaj olarak yazmak zorunda değilim,ne kadar gereksiz"ci oldum,"ne giyeceğime karar verebilecek yaştayım"dedim,her istediğimi giydim yaptım ve kimseyi karıştırtmadım.Belki bu yüzden 7. sınıfta makyaj yapan itici kızdım,şimdi basit bulduğum saçma sapan mini etekler giymiştim ama o "ben"dim ve yalnız değildim.
Sanırım beni yalnızlığa iten bu tavrımı liseye taşımak oldu,bi anda bütün kız arkadaşlarım evlenecekleri adamları buldular,kıskanıldılar,kıskandılar,ayrılık acısı çekip ağladılar,terk edildiler ama hep beklediler...Arkamdan çok rahat konuşabilecekleri sayıda erkek arkadaşım oldu,arkamdan konuştular,duymadım.Hoşlandığımı düşündüğüm her insanı öptüm,beni anlamadığını beni kısıtlamaya çalıştığını düşündüğüm an gözümü kırpmadan bıraktım.
Şimdi üniversitedeki ilk yılımda görüyorum ki ben kendimce bunlar için mücadele ederken,kıyafetime konuşmalarıma hayallerime dil uzatılmasına bile tahammül edemezken,çoğu kız her şeyi kabul etmiş "aşk" için.
Sevgililerinin yanında eski sevgilileri arayınca korkmuşlar,telefonu saklamışlar,kırmızı değil de rakı beyazı oje sürmüşler,bir şeylerden hep ödün vermişler,ödün verilsin istemişler.yaşadığım bu yerde 3 kız arkadaşım var birine 5 yıl önce tek taş alınmış,birine şu an alınmış ama henüz verilmemiş diğeri içinde en yakın arkadaşım tek taş bakıyor bütün gün.Kuzenim yanımda sürekli mesajlaşıyor,annem babam kızmasın diye işten gelir gelmez üstünü bile değiştirmeden yemek hazırlıyor,19 yaşındaki sınıf arkadaşımın 7 yıllık bir ilişkisi var!
Bir adım geriye çekilip baktığımda delirdiklerini düşünüyorum,bu kadar özveri bu çaba ne için?Bunun gerçekten aşk olduğuna mı inanıyorlar?Bir adam gelip sırf beni özlediği için aylar sonra ilk gördüğü yerde öpemeyecekse,onun yerine hergün facebook profilimi kontrol edip bak seni hiç unutamadım diyecekse ben onun aşkına tüküreyim yani bir zahmet siktirsin gitsin.

Ölmeden önce her şeyden bir yudum almak uğruna bunu da denedim,mesaj atmayı denedim,haklı da olsam hatayı kabullenmeyi,o daha erkek hissetsin diye kavanozu açamamayı,içi rahat etsin diye o bara onsuz gitmemeyi,o üzülmesin diye onu tedirgin eden insanlarla konuşmamayı ama olmadı...
Olmadı ki ayrıldık,ben oturup üzülmek yerine "ben ne yaptım" diye dövündüm.Evini temizledim,yemek yaptım,parasızlığını,pisliğini çektim ben salak mıyım diyorum,bu aşk mı?

Ama sonuç olarak anladım,ne verirsen hep daha fazlası beklenecek,ben lisede hayallerim var diyip dershanede saatlerce test çözerken kapının önünde beklettiğim Barış'ın evini temizlesem,ona yemekler yapsam bileklerini keserdi herhalde diye düşünüyordum ama değilmiş,o da fazlasını isteyecekti.

Bu doyumsuzluğun karşısında benim çok da yapacak bir şeyim kalmadı,bir erkekle kendi sınırlarıma girilmeden ne noktaya kadar ilerleyebiliyorsam ilerliyorum.Bir gün kendi sınırları ile benim sınırlarım arasında mutlu yaşamayı öğrenen bir erkek bulursam şanslıyım demektir.Ama bulamazsam da öyle:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder